Kadın-Yuva-Özgürlük

Efendim, bugün evimize ilk kez bir "kadın" geldi. Bazı durumlarda Türkçeyi çok özlüyorum zira Senia adlı Filipino temizlikçimize Seniha Abla diyesim geliyor. Filipinler olsun, Tayland olsun dünyanın anası bacısı sanki. Yemek mi istersin, onlarda, temizlik mi lazım, onlarda. Ve belki de işin en ilginç yanı, ben bu ülkelerin insanlarını bir öf çekerken görmedim daha. Sabahın 9'undan beri durmaksızın cam, yer, kapı, lavabo siliyor kadıncağız, suratında yine aynı kibar gülümseme. Parasını saatlik alacak olmasına rağmen ne bir kaytarma, ne bir ağırdan alma. Helal olsun vallahi!

Sonunda her tarafımızı saran çöl toz toprağından bir nebze olsun arınabildik. Camlarımız pırıl pırıl, bahçemizi daha bir ışıl ışıl görüyorum sanki (bahçıvanın gelmesiyle hangi ot yabanidir, hangi bitki nasıl ilgi bekler gibi sorularımız da yanıtını bulacak -- ama şimdiden iki minik limonumuzun olmasına ne demeli?). Küçük küçük adımlarla, marketten şişe şişe almak yerine damacana su siparişi verebileceğimiz sebilin gelmesiyle, fırına gazın bağlanmasıyla bu ev yavaş yavaş yuvalaşıyor. Eee, insan da ister istemez alışıyor. Mız mız çocuk ülkesine geri dönmek yerine bahçeye çıkmak, -televizyon hele bi gelse de- Nat Geo izlemek istiyor :)

Şöyle bir düşünüyorum da 9-5 bir işimin olmaması büyük özgürlük aslında. Kendini kanıtlamak zorunda olmamak, canının istediği tarafa sürmek tekneyi, çocuk gibi...

Selametle...

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dillerden düşmeyen 12 Arapça ifade

Norveççe Öğrenmeye Nereden Başlamalı?

Norveç'in "ayıp" gençlik dizisi: Skam